Haber

Oğuz Kaan Salıcı Adana’da Konuştu: “Bu Bir Siyasi Mücadeledir, Bu Bir Davadır, Bu Davadan Bir Mil Geri Dönemeyiz”

CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, “Adalet ve Kalkınma Partisi, Ekrem İmamoğlu’na siyasi yasak getirip İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin içine çökmek için özel bir çaba harcıyor. Bunun siyasi bir çaba olduğunu, bu bir dava olduğunu biliyoruz. “Bu davadan bir santim geri adım atacak havada değiliz. İster siyasi bir yasak getirsinler, ister başka baskılarla üzerimize gelsinler, bir sonraki seçimde halkın iradesiyle bu baskıcı iktidarı sandığa gömeceğimizden hiç şüphemiz yok. Bunun için tüm çabamızı ve gayretimizi gösteriyoruz” dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, bugün Adana’da CHP İl Danışma Kurulu toplantısına katıldı. Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Adana Milletvekilleri Orhan Sümer, Burhanettin Bulut, Ayhan Barut, Müzeyyen Şevkin, ilçe belediye başkanları ve ilçe başkanlarının katıldığı toplantıda Salıcı, şunları söyledi:

“İSMET İNÖNÜ’NÜN TÜRK MİLLETİNİN KALBİNDE YERİ VAR”

“Bugün İsmet İnönü’nün ölüm yıl dönümü. Ankara’daki arkadaşlarımız Genel Önderliğimizin önderliğinde Sayın İnönü’nün mezarını ziyaret ederek onu anıyorlar. Kendisi aynı zamanda geleceği için risk almaktan çekinmeyen bir siyasetçidir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten sonra ikinci genel liderimizdir.Bu nedenle onu ayrı seviyoruz.Onu farklı sevmemizin nedenlerinden biri de bu memlekette dürüstler namussuzlar kadar cesur olmazsa kurtuluş yoktur.O, “Kimse onu bizim sevdiğimiz kadar sevmez. Ama bizim sevgimiz onların sevgisizliğine ağır basar. İsmet İnönü’nün Türk insanının gönlünde bir yeri vardır” diyen o özlü sözün sahibi.

“SİYASAL SALDIRI ALTINDAYIZ”

Siyasi bir saldırı altındayız. 31 Mart’ta İstanbul’da yapılan ilk seçimde 14 bin oy farkla seçimi kazandık. Çok yaygara kopardılar. Kaybetmenin acısıyla hareket ettiler ve sonuç olarak kendi imkanlarıyla seçimi tekrarladılar. ‘Çalmalarının’ nedeni ilişkiydi. Bunu Sayın Binali Yıldırım’ın sözleriyle defalarca dile getirdiler.

O seçimin kaybını hazmedemedikleri için 6 Mayıs’ta İstanbul seçimini tekrar ettirdiler. 6 Mayıs İstanbul seçiminin tekrarı tam anlamıyla bir darbeydi. Ama biliyorum ki, o yargı darbesinin hemen ardından Adana halkı ayağa kalktı, İstanbul’a geldi, eşini, arkadaşını aradı ve ‘Bu bir siyasi parti veya hizmet mücadelesi değil, demokrasi mücadelesine dönüştü’ dedi. . CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu’na destek olun’ dedi. . Türkiye’deki tüm demokrasi yanlısı ve demokratlar sayesinde, sizler sayesinde İstanbul’un ikinci seçimi 800.000’den fazla oy farkla sonuçlandı. Adalet ve Kalkınma Partisi’ne sert bir tokat atıldı. İnsanlar ‘sandıkla oynarsan tokat yersin’ dediler ama sakinleşmiş görünmüyorlar. İstanbul zaferinde öne çıkan birkaç siyasetçiden biri olan Canan Kaftancıoğlu’na 2013’te attığı tweetler nedeniyle il başkanımıza başvurarak siyaset yasağı getiren dava açtılar.

“KAFTANCIOĞLU İSTİFA ETMEYECEK. ÇÜNKÜ CANAN KAFTANCIOĞLU PARTİ BAŞKANI OLACAK”

FETÖ ile mücadele yokken bu arkadaşlar aynı safaya gidiyordu, 2013’teki tweetler konuşulacaksa çok kişi tartışılır. Adalet ve Kalkınma Partili siyasetçilerin çok azı mecliste dolaşabiliyor. Ama bunu yaptılar, Canan Kaftancıoğlu’nu siyasetten men ettiler. Milletvekili olmak isteyen il ve ilçe başkanlarımızın istifa etmeleri için yarın akşama kadar süreleri var. Canan Kaftancıoğlu istifa etmeyecek. Canan Kaftancıoğlu partinin başında duracağı için siyaseten yasaklı ama bunun farkında; Bu profesyonel bir çaba değil, siyasi bir çabadır. O siyasi çabanın gerekliliği ne ise şu anda o bedeli ödüyor.

“ADALET VE KALKINMA PARTİSİ İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİNE GELMEK İÇİN ÖZEL ÇALIŞMA İÇİNDE”

Şimdi sıra Ekrem İmamoğlu’nda. Adalet ve Kalkınma Partisi, Ekrem İmamoğlu’na siyaset yasağı getirip İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne çökmek için özel bir çaba içinde. Bunun siyasi bir çaba olduğunu biliyoruz, bu bir dava, bu davadan bir milim geri adım atacak durumda değiliz. İster siyasi bir yasak getirsinler, ister başka baskılarla üzerimize gelsinler, bir sonraki seçimde halkın iradesiyle bu baskıcı iktidarı sandığa gömeceğimizden hiç şüphemiz yok. Tüm çabamızı, tüm çabamızı bunun için veriyoruz.

Nasıl vatandaş kendi yarattığı bu mağduriyeti, vatandaşın yüreğinde açtığı bu vicdan yarasını nasıl onlara gösterdiyse, bu sefer de süreci hep birlikte organize edip, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin vatandaşa ağır bir tokat atmasını sağlamalıyız. Adalet ve Kalkınma Partisi Bunun için hazırlanmalıyız.

“İÇİŞLERİ BAKANIMIZ VAR, İŞİNİ BIRAKTI BELEDİYELERİMİZLE İŞE GİRMEK ZORUNDA KALDI”

Bu tür sorunlarla uğraşırken işini bırakmış belediyelerimizle ilgilenmeyi esas almış bir İçişleri Bakanı var. Taksim’in göbeğinde bombalar patlıyor, Türkiye’de terör saldırıları oluyor, Adana dahil bütün metropollerimiz uyuşturucuyla dolu, okulların çevresinde, insanların bildiği yerlerde uyuşturucu satılıyor. Bunları önlemekle yükümlü olan İçişleri Bakanı artık bu işlerle, Türkiye’nin iç güvenliğiyle, uyuşturucuyla mücadeleyle uğraşmayı bırakmış, mafya patronlarıyla fotoğraf çekip uyuşturucu baronlarıyla gün geçirmeye çalışmanın peşindedir. Öte yandan, “CHP’li belediye başkanlarını nasıl yıpratırım? İyi ilişkileri nasıl bozarım, onlara ne iftiralar atarım” gibi dertlerle uğraşıyor.

Biz ona ‘İçişleri Bakanı’ diyoruz ama ‘Fotoroman Süleyman’ da diyoruz. Çünkü onun da, arkadaşlarının da içinde olduğu bir albümü var. Orada uyuşturucu baronları var, mafya patronları var, namuslu, namuslu emeğinden geçimini sağlayan çok insan yok. Bu nedenle kendisine ‘Fotoroman Süleyman’ diyoruz. Anlaşılan o ki önümüzdeki süreçte; Fotoroman Süleyman CHP’li vatandaşlarımızın ortasını açmayı amaçlayan algı operasyonlarına belediyelerimiz ve Cumhuriyet Halk Partisi üyeleri aracılığıyla devam edecek.

“BU ÜLKEDE İŞÇİLERİN YARISI AÇLIK SINIRINDA ÜCRETLENDİRİLİYOR”

Ciddi bir ekonomik kriz var. Asgari fiyatı ne kadar artırsalar da hayat pahalılığına engel olmadıkça fiyatlar yükselmeye devam ediyor. Yükselttiğiniz asgari fiyat vatandaşa nefes aldırmıyor. Taban fiyatı en son artırdıklarında, asgari fiyat dört kişilik bir ailenin açlıktan ölmesi ile aynı seviyedeydi. Şu anda, bu ay itibarıyla biraz zirvede. Muhtemelen Aralık ayı sonunda, açlık sınırı açıklandığında dört kişilik bir ailenin asgari fiyata eşit olduğunu muhtemelen göreceğiz. Biz de kendi insanımıza diyoruz ki; Taban fiyat artık ortalama fiyata dönüştü. Türkiye’de çalışanların neredeyse yarısı asgari ücretle çalışıyor ve taban ücretle yaşaması gerekiyor. Bire bir, açlığın sınırında yaşayan insanlardır.

Bu ülkedeki işçilerin yarısı açlık sınırında fiyat alıyor. Bu ekonomik sorunu çözmek mümkün ama bu şekilde çözülemez. Bu ekonomik anlayışla çözülemez, uygulanan politikalarla çözülemez. Bunların çözülmesi için Türkiye’nin dünyanın çöp depolama merkezi olmaktan çıkması, Türkiye’nin dünyanın ucuz iş gücünün merkezi olmaktan çıkması, Türkiye’nin batılıların veya daha iyilerin olduğu ucuz bir ülke olmaktan çıkması gerekiyor. ekonomi gelir parasını harcar. Bu anlayışın değişmesi gerekiyor, bu iktidarın insanların daha uygun koşullarda, demokratik haklarla yaşayabileceği bir ülke olması için değişmesi gerekiyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu